Yılmaz Özdil'den "Vedat Yenerer" yazısı
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından Safranbolu’da düzenlenen 4. Safranbolu Kongresi’nde yüz yüze görüşme fırsatı bulduğum Vedat Yenerer’i sözde Ergenekon Davası öncesinden tanıyordum. Aynı basın kuruluşunda birlikte çalışmıştık.
Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’in bugün köşesinde Vedat Yenerer için yazdıklarını okuyunca “gazeteci” meslektaşım Vedat Yenerer ile “arkadaş” olmaktan gurur duydum…
İşte Yılmaz Özdil’in yazısı;
Tayyip Erdoğan’ın “hukuk kahramanı” ilan ederek, altına makam mercedesini verdiği Ergenekon savcısının en geç 2015’te yurtdışına kaçacağını, Türkiye’de sadece bir gazeteci söylemişti.
*
Vedat Yenerer.
*
(30 yıllık gazeteci, Cumhuriyet’te, Show Tv’de, Star’da, Kanal D’de, Habertürk’te çalıştı, Yeniçağ gazetesinde köşe yazdı, belgeseller çekti, Türkiye’nin en deneyimli savaş muhabiriydi, 75 ülkede haber takip etti, fotoğraf sergileri açtı, 10 tane kitap yazdı, İstanbul Üniversitesi iletişim fakültesinde uluslararası habercilik dersi verdi, şu anda 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde terör ve Ortadoğu uzmanı olarak çalışıyor, savunma-güvenlik portalı mehmetciktv.com.tr’nin sahibi… Tanıdığım en yurtsever, en namuslu, en iyi yürekli gazetecilerden biri.)
*
Ergenekon baskınları yapılırken, Vedat’ın evini de bastılar. Avusturya-Macaristan imparatorluğu döneminde yapılmış 135 yıllık antika tüfek buldular, “Ergenekon cephaneliği bulduk” dediler, “silahlı terör örgütü üyesi” olmaktan tutukladılar.
*
Halbuki, 1873 yapımı o tüfeği, yıllar evvel haber için gittiği Erbil’de bir antikacıdan 75 dolara satın almıştı. Savaş fotoğrafları sergisinde dekor olarak kullanmak için almıştı, 2002’de açtığı sergide kullanmıştı. Üstten doldurmalı, tek hazneli tüfeği denemek bile mümkün değildi, çünkü o model fişekler artık üretilmiyordu. Tüfek “Werdnl” markaydı. Tutanağa “Mauser” diye yazıldı. Çünkü, Werdnl’ı pek bilen olmazdı ama, mavzer’i herkes bilirdi. Çalışmayan antika tüfeğe mavzer denilerek, vahim nitelikli silah sınıfına sokuldu.
*
Vedat’ı attılar Silivri’ye.
Bir sene yatırdılar.
*
2010… Vedat “sanık” sıfatıyla ayağa kalktı, mahkeme başkanına hitaben şu tarihi konuşmayı yaptı.
*
“Sayın başkan, bu savcılar bu kirli tezgahın hesabını yüce Türk mahkemelerinde er geç vereceklerdir. Bağımsız, tarafsız, dürüst ve liyakat sahibi bir savcının asla suça konu etmeyeceği saçma iddialarla, terör örgütüyle irtibat yakıştırmasında bulunuyorlar. Hükümet ve irtica muhaliflerinin susturulması için iftira atmak, tertip düzmek, yargımız adına utanç vericidir. Benim bir gazeteci olarak öngörüm… Bu savcılar kaçacaklar! Beş yıl sonra kaçacaklar demiştim ama, bir düzeltmede bulunmak istiyorum efendim, bu savcıların kaçmaları beş yıl bile sürmeyecek! Daha kısa zamanda kaçacaklar! Yargılamanın başından beri gömüldükleri koltuklarında her geçen gün biraz daha kaybolmaları, iddianamede ortaya çıkan hukuka aykırı, ahlaka aykırı gerçekler karşısında işi pişkinliğe vurmaya çalışmaları, sırıtmaları, benim bu öngörüde bulunmamı sağlıyor.”
*
2010’da söyledi.
Beş yıla kalmaz dedi.
2015’te kaçtılar!
*
Yüzde yüz gazeteci, yüzde yüz isabet diye buna derim ben.
*
Ve şimdi sıkı durun…
*
“Bu savcılar kaçacak” dediği için, o tarihte, bizzat Zekeriya Öz tarafından ayrıca dava açıldı Vedat hakkında.
*
Zekeriya Öz kaçtı.
Vedat hâlâ o davadan yargılanıyor!
*
“Savcılar en geç beş yıla kadar yurtdışına kaçar” dediği için, 26 ay ekstra hapis cezası verdiler. Yargıtay’a gitti. Yargıtay bu kararı bozdu. Silivri mahkemesine geri gönderdi. Üç celse geçti, hâlâ karara bağlanmadı, ekim ayında duruşması var.
*
Savcı Gürcistan’a tüydü.
Ermenistan’a geçti.
Vedat hâlâ ekim ayını bekliyor.
Ki, karar verecekler…
Asrın lideri’nin hukuk kahramanı beş yıla kalmadan kaçar mı kaçmaz mı?
3219